Aliağa Gemi Söküm Tesisi’nin ‘Çed Muafiyeti’ Yargıya Taşındı: “Çed Sürecinin İşletilmesi Yasal Zorunluluktur”

“`html

Aliağa Gemi Söküm Tesisleri İçin ÇED Süreci Dava Konusu Oldu

(İZMİR)- İzmir’in Aliağa ilçesinde sık sık çevresel sorunlarla gündeme gelen Gemi Söküm Tesisi, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinden muaf tutulmasıyla ilgili yargıya başvuruldu. Avukat Arif Ali Cangı, konuyla ilgili açıklamasında, “ÇED Yönetmeliği gereği muafiyet devredilemez. Sökülen atık gemi miktarının artması, tesislerin çalışma süreçlerini değiştirmektedir. Bu nedenle yasal bir zorunluluk olarak ÇED süreci işletilmelidir.” ifadelerini kullandı.

Aliağa Gemi Söküm Tesisleri, asbest ve diğer tehlikeli maddeleri barındıran gemilerin sökümüyle sık sık gündeme gelirken, tesislerin ÇED muafiyeti son günlerde önemli tartışmalara neden oldu.

EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası, İzmir Tabip Odası ve bazı vatandaşlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı, bölgedeki tüm gemi söküm tesislerinin ÇED sürecine tabi olması için dava açtı.

İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, dava sürecine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, TMMOB İzmir İKK Genel Sekreteri Aykut Akdemir, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel ve avukat Arif Ali Cangı yer aldı.

Akdemir: “Bir Hakkın Kazanımı İçin Süreç Başlatıldı”

Cangı, konunun bağımsız bir mesele olduğunu belirterek İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne davaya katılma çağrısında bulundu. Cangı şunları söyledi:

“Büyükşehir ve Bakanlık ile yıllardır çeşitli taleplerimiz oldu. Geçtiğimiz dönem iyileştirmeler yapmak üzere İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bir araya geldik. Oradaki yapıların mevzuata uygunluk açısından denetlenmesi ihtiyaç duyduğumuz bir konudur. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin taleplerimizi karşılamasını bekliyoruz. ‘ÇED gerekli değildir’ ifadesinin geçerli olmaması gerekiyor. Bu aşamada, bütün gemi söküm alanlarının ÇED süreçlerine tabi olması için dava açtık. Bu durum, bireysel ya da belirli kurumlar üzerinden değil, toplu biçimde ele alınmalıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni de davaya katılmaya davet ediyoruz. Bugün, bir hakkın kazanılması için süreci başlattık.”

Cangı: “Dava Sürecine Gidilmeden Önce Bakanlığa Başvuru Yapıldı”

Cangı, sürecin dava aşamasından önce Çevre Bakanlığı’na başvuru yapıldığını belirtti:

“Aliağa’daki gemi söküm tesisleri, mevcut durumu itibarıyla sağlık ve çevre açısından büyük tehlikeler arz ediyor. Kapasite artışı, çevresel etki değerlendirmelerini zorunlu kılmaktadır. EGEÇEP, İzmir Barosu, TMMOB Mimarlar Odası ve İzmir Tabip Odası, 10 Ocak 2025 tarihinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na karşı dava açmıştır. Bakanlık, EGEÇEP’in bilgi edinme talebine, bu tesislerin ÇED Yönetmeliği kapsamının dışında olduğunu belirten bir yazı gönderdi. Bu gelişme sonrasında dava sürecine başvurulmuştur.”

“ÇED Süreçlerinin İşletilmesi Yasal Zorunluluktur”

Cangı, tesislerin ÇED sürecine tabi tutulmasının gerekli olduğunun altını çizerek, şu ifadeleri kullandı:

“Aliağa’da 28 ayrı arsada faaliyet gösteren 22 aktif gemi geri dönüşüm tesisi bulunmaktadır. Gemi söküm sektörü, 1976 yılında Gemi Söküm Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluşuyla Aliağa’ya taşınmıştır. Hazine’ye ait bu alan, 5 yıllık sürelerle kiralanmaktadır ve 2004 yılında Toplu Konut İdaresi’ne devredilmiştir. Bu tesislerin kira sözleşmeleri 2026 yılında sona erecek. 1980’li yıllardan bu yana sektörde birçok operasyonel değişiklik gerçekleşmiş ve çoğu tesisin kapasiteleri artmıştır. ÇED Yönetmeliği kapsamındaki muafiyet şartları ortadan kalkmış olmasına rağmen, tesisler hileli yollara başvurarak bu muafiyetlerden yararlanmışlardır. ÇED Yönetmeliği sonucu, çevresel etki değerlendirmesi sürecinin işletilmesi yasal bir zorunluluktur.”

“Çevre ve İnsan Sağlığını Koruyacak ÇED Süreçleri Zaman Kaybedilmeden Başlatılmalıdır”

Bölgedeki çeşitli kirleticilerin varlığına dikkat çeken Cangı, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi’nin bu konuda çalışmalar yürüttüğünü belirtti:

“Bu çalışmalar, Aliağa’daki ciddi kirlilik durumunu gözler önüne sermiştir. Hazırlanan ‘Aliağa Bölgesi Toprak ve Bitki Kirliliği Sonuç Raporu’ ve ‘İzmir İli Aliağa İlçesi Çevre Durum Tespiti Projesi Sonuç Raporu’, bölgenin temel kirlilik kaynaklarının gemi söküm sektöründen kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Anayasanın, çevre mevzuatının ve uluslararası sözleşmelerin gereği olarak bölgesel kümülatif etki değerlendirmesi gereklidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, sorumluluklarını yerine getirmeli ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde zaman kaybetmeden ÇED süreçlerini başlatmalıdır.”

“Gemi Söküm Sanayisinin Yarattığı Kirliliği Durdurmaya Kararlıyız”

Cangı, bölgedeki mücadelenin tekil gemilere odaklanmadan, kapsamlı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğinin altını çizdi:

“Kentimizin doğal ve kültürel değerlerini korumaya yönelik olarak etkin bir mücadele veriyoruz. Daha önceki süreçlerde olduğu gibi, Aliağa’ya getirilmeye çalışılan tehlikeli atık gemilerle ilgili hukuki mücadeleler verdik. Bundan sonra, artık tek tek gemilerle değil, gemi söküm sanayisinin oluşturduğu kirlilikle topyekün mücadeleye odaklanacağız. ÇED muafiyetlerinin kaldırılması, mücadelemizin ilk adımıdır. Gelecek adımlarımızla çevre standartlarını yükseltmek ve AB’nin ilgili kurumlarına gerekli başvuruları yapmak olacaktır. Aliağa ve Ege Denizi’nin sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için kararlıyız. Toplum ve işçi sağlığı ile dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olan herkesi mücadelemize katılmaya davet ediyoruz.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir